Timurlenk, Ankara Savaşı’ndan sonra Sivri Hisar’a gelir. Hoca kolları sıvar. Semiz bir kızarttıktan sonra alır Timur’a doğru yola koyulur. Hocanın karnı da açtır. Tepsideki kaz…
Nasreddin Hoca’ya bir gün şöyle bir soru sormuşlar: – “İnsanın dünyada sahip olduğu en kıymetli şey nedir?” Hoca: – “Vücut, demiş ve eklemiş. Hakikatte ise…
Nasreddin Hoca, gençliğinde dilenen bazı insanlar görür. Epey bir zaman adamları inceler. Dilenciler kör oldukları için çevredeki insanlar onlara pek çok yardım verirler. Fakat dilenciler…
Çocuklar bir tek çizme bulup Hoca’ya getirmişler: – Bu nedir? Diye sormuşlar. – Bilmeyecek ne var? Demiş, Hoca; kazma kılıfı!
Timur bir asker çağırır, Hoca hedef olacak, asker onun cüppesine, kavuğuna ve kalbine atacaktır. Hoca korkusunu hiç belli etmez. Birinci ok yerini bulur, ikincisi kavuğu…
Hoca, abdest alırken suyu bitmiş. Bunun için tek ayağını yıkayamamış. Namaz esnasında tek ayağı üzerinde duruyormuş. – Hoca, neden tek ayak üzerinde duruyorsun? Diye sormuşlar.…
Yedi kör, nehirden karşıya geçirmesi için Hoca’yla adam başı iki akçeye anlaşırlar. Akıntının arttığı bir yerde ikisi suda kaybolunca körler hocaya çıkışır. Hoca da: -“Ne…
Hoca eşeğini kaybetmiş ve arıyor, bu arada da neşeli bir türkü tutturmuş. Birisi sorar: -Hocam, eşeğini kaybettiğin halde sen türkü söylüyorsun. -Son bir ümidim, eşeğin…
Nasrettin Hoca`nın bir gün paraya çok ihtiyacı olmuş ve Allah`a mektup yazmış. Mektupta; “Allah’ım bana yüz altın gönderir misin?” yazıyormuş. Gitmiş mektubunu postaneye vermiş. Postacılar…
Hoca bir gün yeni aldığı güzel ve çok pahalı sarığını kaybeder. Bir arkadaşı sorar: – “Hoca sarığın kaybolmasına çok mu üzüldün?” – “Hayır. Sarığımın tekrar…
Hoca henüz talebe iken bir kasatura taşıdığını gören subaşı durdurunca. Efendim ben öğrenciyim bunu kitaplardaki yanlışları kazımak için kullanıyorum der. İyi ama der subaşı bu…
-“Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?” Hoca’nın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya… -“Her halde…
Hoca’nın tavuğu kaybolmuş. Bir siyah bez bulmuş, parça parça kesmiş, her parçayı delip her tavuğun boynuna takmış. Bunları görenler, – “Hoca demişler, bu ne?” –…
Hoca bir gün vaaz vermek için kürsüye çıkmış. Fakat olacak bu ya, aklına hiçbir şey gelmemiş. Oturmuş, oturmuş, nihayet – “Ey cemaat size söylemek için…
Küçük Nasreddin ve ailesi şiddetli bir depremden dolayı, Sivrihisar köyünü terk etmek zorunda kalmış. İlk olarak vardıkları yerde bir cami görmüş. Hoca, bir adamın minareden…
Hoca, kısa bir süre önce hakimliğe atanmıştı. Ona ilk dava sunulmuştu ve davacı öyle inandırıcı deliller göstermişti ki, Nasreddin Hoca: – “Haklısın”, demiş. Mahkeme kâtibi…
Hoca, ağır hastadır; artık evine gidip gelenlerin haddi hesabı olmaz. Hoca, bunalmağa başlar, fakat kimseye de “kalkın, gidin!” diyemez. Hele bir ziyaretçi kafilesi, Hoca’nın yanında…
Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mi? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını…