Menü Kapat

Bireylerde gelişim dönemleri

cocuk-gelisimi (1)( Doğum Öncesi Dönem, Bebeklik Dönemi (0-3 Yaş), Okul Öncesi Dönem (3-6 Yaş), Eril Dönem (6-12 Yaş), Ergenlik Dönemi (12-14 Yaş), Adölesanlık Dönemi (14-18 Yaş)

Gelişim hayat boyu devam eder. Bireyin genel gelişimini tamamlaması açısından en önemli dönemler 0-18 yaş arası yaşanır. 0-18 yaş arası çocuk 6 değişik süreç yaşar.

  1. Doğum Öncesi Dönem
  2. Bebeklik Dönemi (0-3 Yaş)
  3. Okul Öncesi Dönem (3-6 Yaş)
  4. Eril Dönem (6-12 Yaş)
  5. Ergenlik Dönemi (12-14 Yaş)
  6. Adölesanlık Dönemi (14-18 Yaş)

DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM

Doğum öncesi dönem döllenmeyle başlar. Döllenen yumurta zigot halini alır. Zigot döllendiği ilk saatlerde bölünerek çoğalır. Daha sonra fallop tüplerinde döllenen yumurta ana rahmine ulaştığında oraya tutunarak anne bedeniyle bağ kurmak üzere kordon gelişimi gerçekleşir .

Bebeğin önce baş bölgesi gelişir. Beyin gelişimi açısından en önemli zaman ilk 2 aydır. Beyin gelişiminin %70’ini bu zaman diliminde tamamlar. Daha sonra vücuttaki organlar sonra uzuvlar gelişir.

AİLEYE ÖNERİLER

  • Annenin bu dönemde yalnızca kendi besin yeterliliğini koruması değil bebek içinde besin yedeği oluşturması gerekir. Bu annenin 2 tabak yemek yemesi anlamına gelmez. Ana besinler; süt, yoğurt, et, yumurta vb. doğal gıdalardan doktorun önerdiği miktarda yemesi gerekir.
  • Beynin ana maddesi olan çinkonun mevcut yağlı tohum bitkilerinden ilk 2 ay, günde bir avuç, fındık, soya fasulyesi, fıstık vb. besinler yenmelidir.
  • Hamile kadının posalı gıdaları da bol tüketmesi gerekir.
  • Tüm vitaminler ve diğer besinler gerekli miktarda alınmalıdır özellikle iyot ve demirin gerekli miktarda alınmasına özen gösterilmelidir.
  • Annenin stresten olabildiğince uzak olması bebeğin gelişimini de olumlu etkileyecektir.

BEBEKLİK DÖNEMİ (0-3 YAŞ)

BİLİŞSEL GELİŞİM

Bu dönemde beyin gelişimi hala devam etmektedir. Ayrıca bu dönemde reflekslerin kazanımı çocuğun gelişimi açısından önemlidir. İlk kazanılan refleks emme refleksidir. Sonra moro refleksi (göğsünü ileri doğru atma) gelir. Bunu başı tutma, nesneleri takip etme, tutma, yakalama, emekleme, sallanma gibi refleksler takip eder. Reflekslerin takibi gelişimin problemlerini saptamak açısından önemlidir. Her çocuk, gelişimde bireysel farklılık gösterir ama genel olarak çocuğun bu refleksleri kazandığı dönemler benzerdir. Bu dönemde çocuk ben-merkezcidir. Özellikle yürüme kazanımı sonrasında oyun ve uğraşlarında materyallerin tam olarak ona ait onun hakimiyetinde olmasını ister.

Bu dönemin sonuna kadar bebek kendisi ile dış dünya arasındaki ayrımı fark eder, taklit yeteneği gelişmeye başlar, hedefe yönelik davranış gelişir. Ayrıca birinci devresel tepkiler (0-4 aylar) gelişir ; parmak emme, ikinci devresel tepkiler (4-10 aylar) gelişir; bebeğin bedeni dışındaki nesnelerle olan hareketleri tekrarlaması, üçüncü devresel tepkiler (10-18 aylar) gelişir ; vücudu dışındaki araçlarla davranışların tekrarı, bir sopayla istediği oyuncağı almayı denemesi gibi.

AİLEYE ÖNERİLER

  • Zeka açısından sinir sinapsları arasındaki bağların güçlendirilmesi gerekir. Zeka doğuştan getirilen bir özelliktir, ancak uyaran çokluğuna göre gelişip uyaran azlığına göre de körelir. Çocuğun oyun materyallerinde önemli olan materyallerin 5 duyuyu aktif uyarmasıdır. Çocuğun çevreyi tanıması engellenmemelidir. Sesli oyuncaklar, değişik dokulu nesneler, değişik renk ve boyutta nesneler uyaran çokluğunu sağlar.
  • Çocuğa müzik dinletilmelidir.
    • Çocuğun oyun materyallerinin çok küçük ve zararlı madde içeren sivri keskin vb. malzemeden olmaması gerekir, çünkü çocuklar özellikle 0-18 ay arası nesneleri ağzıyla tanıma eğilimindedir.

PSİKO-MOTOR GELİŞİM
Bu dönemde çocuklar reflekslerin gelişiminden sonra bacak, kol, gövde koordinasyonunu kazanır ve yavaş yavaş küçük kas (parmak kasları vb) gelişiminin temellerini atmaya başlarlar. Örneğin; 2 yaşında kaşık tutarlar ama çok koordineli (yetişkin gibi) olarak kullanamazlar. Bu dönem özellikle büyük kas (kol, bacak, gövde) ve küçük kas (parmak kasları) gelişiminin temellerinin atılması açısından önemlidir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aileler bu dönemde çocuğun reflekslerine, uyarıcılara olan tepkilerine, göz koordinasyonuna, sesi duyup duymadığına, parmaklarını kullanması konusuna dikkat etmelidir.
• Reflekslerini bir uzmanla görüştükten sonra takip etmelidirler.
• Bu dönemde duyuların gelişimini anlamak çok önemlidir, çünkü eğer çocuğun gelişiminde bir problem varsa bunu bebeklik döneminde anlamak erken tanı, erken tedavi anlamına gelir. örneğin; çocuğun ilk aylarında işitme problemi olup olmadığını anlamak için aile, çocuğa göstermeden onun arkasında çıngırağı sallar onun sesi arayıp aramadığına bakarak işitme ile ilgili bir sorunu olup olmadığını anlar, eğer çocuk sese tepki vermezse mutlaka bir uzmanla görüşülmelidir. Engel tanıları konulması açısından da refleksler çok önemlidir.
• Aile çocuğun yapabildiği andan itibaren kaşık tutmasına, elbiselerini giymeye çalışmasına, oyun şeklinde diş fırçalamasına -kendisi de o ortamda olmak koşulu ile- izin vermelidir. Çocuklara bu fırsatı vermek çok önemlidir, çünkü bu tür denemelerle çocuğun küçük kaslarının (parmak kaslarının) ve el-göz koordinasyonunun gelişmesinin ilk temelleri atılır ve çocuk, küçük yaştan itibaren bağımsız hareket etme yeteneğini kazanmaya başlar.

DİL GELİŞİMİ
Dil gelişimi ağlama ile başlar. Sonra agulama, iki sesli heceler, hecelerin tekrarı, üç sesli kelimeler, dört sesli kelimeler, 2-3 kelimeli cümleler oluşturur.

AİLEYE ÖNERİLER
• Dil, bilişsel gelişimin göstergesidir. Çocuk öğrendiği kelimelerin nesnelerle görsel olarak pekiştirilmesi ile aktif öğrenir.
• Bu dönemde çocuğa nesneleri tanıtırken resmini de göstermek, ona basit hikayeler anlatmak, onun da anlatmasına fırsat vermek gerekir.
• Müzik dil gelişiminin desteklenmesi için en önemli yoldur. Basit parmak oyunları da çocukların dil gelişimine büyük ölçüde katkı sağlar.

PSİKO-SEKSÜEL GELİŞİM
Bu yaşlar oral dönemi içerir. Çocuklar bu gelişimde ilk olarak emme refleksini kazanırlar.Her nesneyi ağız yoluyla tanımak isterler. Anne çocuğun beslenmesini sağlıklı bir şekilde sağlar ise çocukta duygusu güven gelişir. Annenin bu dönemde çocukla sürekli konuşması onun gelişimine olumlu katkı sağlar. Tuvalet eğitimine 2 yaşından önce başlanmamalıdır. Çocuğun anüs kas gelişiminin uygun hale gelmesi için en az 2 yaşını doldurması gerekir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Anne çocuğun beslenmesini geciktirmeden karşılamalıdır, bu esnada onunla göz teması kurmalı, konuşmalıdır.
• Annenin beslenme konusunda çocuğu zorlamaması gerekir.
• Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuk bilişsel yönden buna hazırlanmalı, neden tuvalete gitmesi gerektiği ona anlatılmalı. Tuvalet eğitiminde baskı, utandırma, dışkıya karşı iğrendirme, su sesinde çiş yaptırma, ceza yöntemleri uygulanmamalıdır. Tuvalet eğitimi gece ve gündüz aynı anda uygulanmalıdır (gece altı bağlandığı takdirde çocuk gece ıslatmasının uzun yıllar üstesinden gelemeyebilir.)

SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM
Güven duygusu bu dönemde kazanılır. Karşıt duygu olarak da utanç duyma/güvensizlik duygularının oluşması ihtimali vardır.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bebeğin odası 1 yaşta anne-babanın odasından ayrılmalıdır.
• Yalnız uyuyamıyorsa anne önce onun yanına bir sandalye koyarak uyuyana kadar beklemeli, sonra giderek sandalyenin konumunu uzaklaştırmalı ve aşamalı olarak yalnız uyumaya alışması sağlanmalıdır. Bu şekilde çocuk son olarak annenin oda dışında olduğunu fark edecek ve ebeveyn yanında olmadığı zaman da güven duygusunu kazanacaktır.
• Çocuğun girişimciliği merak duygusu köreltilmemelidir. Örneğin; çocuğun bir oyuncağı açıp içine bakması, kendi kendine giyinmesi engellenmemeli, yürümesine müdahale edilmemelidir, ana-babalar kendisine zarar vereceği durumlar hariç çocuğu özgür bırakmalıdır.

ÖZBAKIM GELİŞİMİ
Çocuk bu dönemin sonuna kadar tuvalet alışkanlığını kazanmış, kaşık ve çatal kullanmayı yemeğini kendi başına yemeyi öğrenmiş olur. Giysilerini, ayakkabılarını giyme becerisini kazanmaya başlar. Yetişkini model alarak saçını düzeltir, dişlerini fırçalar.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğun tuvalet eğitimine özen göstermelidir.
• Onun kaşık-çatal tutması için ona fırsat tanımalıdır.
• Ona model olarak yani bir davranışı önce kendisi yaparak çocuğun onun davranışını takip etmesine izin vermelidir. Bu sayede öz-bakım gelişimine daha çok katkı sağlamış olur.

AHLAK GELİŞİMİ
Çocuk ceza, ödül ayrımına bu dönemde sahip olmaya başlar. Empati (kendisini başkasının yerine koyabilme) bu dönemde çocuklarda azdır. Otoriteye uyum azdır. Amaç dikkate alınmaz.

AİLEYE ÖNERİLER
• Her zaman unutulmaması gereken kurallar şunlardır;
• Kurallar açık net, tutarlı ve sürekli olmalıdır.
• Anne-babanın ruhsal durumuna göre kurallar şekil değiştirmemelidir. Aksi taktirde çocuğun davranışları da tutarsızlık gösterir.
• Ceza; kesinlikle fiziksel şiddet, baskı, benlik algısını zedeleyici, bağırma şeklinde olmamalıdır.
• Çocuğa ceza verilmesi gereken durum onun kasti olumsuz davranış göstermesi sonucu uygulanabilir.
• En etkili ceza yöntemi çocuğun yaptığı hatanın çocuğa düzelttirilmesidir.
• Karşısındaki kişinin duygularını anlayamazlar, çünkü bu dönemde somut algıları daha yoğundur. Bu yüzden bu dönemde çocuğa; yaptığın hatayı bir düşün şeklindeki konuşmalar uygun olmaz.

EĞİTİMCİYE ÖNERİLER
1. Bu dönemde bilişsel alanda hazırlanacak etkinlikler 5 duyunun aktif kullanılacağı etkinlikler olmalıdır.
2. Etkinlik materyalleri yumuşak, sivri olmayan, hoş kokulu materyaller olmalıdır.
3. Çocuğun göz kontağı kurması, aynada kendini izlemesi sağlanmalıdır.
4. Sesin geldiği yöne bakma refleksi de işitme kayıplarını ve görme konusunda eğitimciye önemli ipuçları verir. Reflekslerin takibi hem çocuğun gelişimsel çizgisini belirler hem de gelişimsel problemlerin açığa çıkıp erken müdahaleyi sağlar.
5. Dil gelişimi açısından, eğitimci nesnelerin isimlerini, o nesneleri canlı sunarak ya da ilgi çekici resim ve materyaller göstererek anlatmalıdır. Eğitimci dilin, bilişsel gelişimin bir göstergesi olduğunu unutmamalıdır. Çocuğa kısa tekerlemeler söylemeli, basit parmak oyunları oynatmalı, basit ve görsel hikayeler anlatmalıdır.
6. Aile gibi eğitimci de, tuvalet eğitimi ve beslenme konusunda çocuğa karşı zorlayıcı tutumlar sergilememelidir.
7. Temel güven duygusunun gelişimi için çocukla göz kontağı kurmalı, onun bağımsız hareket edebilmesi için ona fırsat tanımalı, aynı zamanda olası tehlikeli durumlarla karşılaşılmaması için çocuğu gözlemlemeli, gerektiğinde müdahale etmelidir.
8. Eğitimci parmak kaslarının gelişimini desteklemesi açısından özellikle parmak boyası etkinlikleri, el-ayak baskısı etkinlikleri düzenlemelidir.
9. Sınır içersini boyama etkinliklerini de çocuk el-göz koordinasyonunu daha iyi kazansına yardımcı olur. Ama verilen boyama etkinliklerinin sınırlarına dikkat edilmelidir,
10. Eğitimci bu dönemde çocuk açısından ceza ve itaat eğitiminin temellerini atabilir.
11. Bu dönemde çocukta empati duygusu gelişmediği için eğitimci çocuğa daha çok somut konuşmalıdır. Örneğin; “Ayşe’nin oyuncağını alırsan üzülür.” yerine “Ayşe’nin oyuncağını alırsan seninle oynamaz.” şeklinde somutlaştırılmış bir ifade kullanmalıdır.
12. Çocukla yüksek sesle konuşmamalı, ona bağırmamalı, uzun süreli ceza verilmemeli ve sevdiği şeyleri elinden almak da eğitimci için bir ceza yöntemi olmamalıdır. Çocuğa hatalarını düzelttirerek somut cezalar verilmelidir. Örneğin; sınıftaki blokları yerle bir ettiyse, blokları cezası verilebilir.
13. Eğitimci çocuğun yemeğini kendisi yemesi için çocuğa fırsat tanımalı, kıyafetlerini giyme, diş fırçalama, el yıkama, temizlik ile ilgili somut etkinlikler hazırlamalıdır.
14. Bu dönemde bebekler sahiplenme duygusunu kazanmadığı için sınıf veya eğitim ortamı içerisinde tek materyal üzerine yoğunlaşmakta zorlanabilir, sürekli diğer arkadaşlarının oyunlarını bozabilir, onların materyallerini alabilir. Bunun önlenmesi için, eğitimci çocuk tek materyalle oynarken ona materyalle değişik oyunlar oluşturması için yönlendirme yapmalı ve aitlik kavramından somut bir şekilde bahsetmelidir.

OKUL ÖNCESİ DÖNEM(3-6 YAŞ)

BİLİŞSEL GELİŞİM
Bu dönem, işlem öncesi dönemdir. 3-4 yaş arası sembolik işlem dönemi 4-6 yaşlar arası da sezgisel dönem olarak adlandırılır. Çocuk bu dönemde ben merkezlidir. Sembolik, yapı-inşa, tek başına, paralel, kooperatif oyunlar oynar. Tek yönlü sınıflama yapabilir. Toplu monolog görülür. Başından geçen olayları anlatabilir. Hayali arkadaşları vardır ve hayal gücüyle oluşturduğu oyunlar oynayabilir. Animizm görülür, hareket eden şeylerin canlı olduğunu düşünürler (canlı ve cansız varlıkları ayırt edemezler).

AİLEYE ÖNERİLER
• Anne-baba çocuğun oyunlarına müdahale etmemelidir.
• Gerekli ise oyundan sonra çocukla birebir konuşmalıdır.
• Olayların, nesnelerin her özelliğinden bahsetmeli, nesneleri çok yönlü tanıtmalıdır.
• Çocuğun konuşmalarını dinlemeli onun kendisini sözel olarak ifade etmesine fırsat tanımalıdır.
• Canlı-cansız varlıkları çocuğa tanıtmalı, neden canlı veya cansız olduklarından somut bir biçimde bahsetmelidir.
• Hayali arkadaşlar çocuğun gelişiminde ya da psikolojisinde aksaklık olduğunu göstermez. Hayali arkadaşlar çocuğun kendisini ifade etmesine katkıda bulunabilir. Çocukla bu konuda alay edilmemeli, çocuk görmezden gelinmeli veya dikkati farklı yönlere çekilmeli.

DİL GELİŞİMİ
Bu dönemde çocuk ben merkezlidir ama iletişim yeteneği bir önceki döneme göre artmıştır. Terim ve deyimleri, neden-sonuç ilişkilerini,zamansal ilişkileri tam olarak kavrayamayabilirler. Bu dönemde uyaran çokluğu ile dil gelişiminin ilerlemesi birbirine paraleldir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bu dönemde aile, çocuğun dil gelişimine katkıda bulunacak uyaranların diline çok dikkat etmelidir. Örneğin; televizyonda izlediği çizgi filmin konuşma dilinin düzgün olmasına önem vermelidir.
• Aile çocukla konuşurken düzgün Türkçe sözcük ve tümceler kullanmalı, şiveli konuşmaktan kaçınmalıdır.
• Çocuğa müzik dinletmeli, onunla dans etmelidir.
• Çocuğu dinlemeli, dilsel yanlışlıkları yumuşak bir dille düzeltmelidir.
• Çocukla konuşurken kendi hislerini dile getirmeli onun hislerini sormalıdır. Bu tarz konuşmalar çocuğun iletişim yeteneğine katkıda bulunur.

PSİKO-SEKSÜEL GELİŞİM
Bu yaşlar, fallik döneme denk gelir. Çocuk bu dönemde cinsiyet farklarını keşfeder, bu konuda meraklı olur. Dış görünüşe göre karar verme yeteneği kazanır. Kızlarda elektra karmaşası ve penise özenme, erkeklerde oedipus kompleksi ve kastrasyon korkusu (penisinin kesilmesi korkusu) yaşanır. Bu dönemde libido(ilgi odağının merkezi) cinsel organ olduğu için mastürbasyon da görülebilir. Çocuk cinsel kimliğini kazanmaya bu dönemde başlar.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bu döneme çocuklar cinsel organları ve cinsel kimlikleri üzerinde yoğunlaşır.
• Önce kendilerini, cinsiyetler arasındaki farkları keşfeder.
• Kadın ve erkeklerin giyim, aksesuar, renk seçimi gibi ayrımlarına vararak kişinin dış görünüşüne göre cinsiyetini ayırt edebilir.
• Bu dönemde aile, çocukların bu keşif ve merakına müdahale etmemelidir. Örneğin; bir kız çocuk cinsiyet ayrımına varıp kendi cinsel kimliğinden dolayı makyaj yaptığı için ocuğa, bağırılmamalı, kızılmamalı, çocuk aşağılanmamalı, çocuğa hakaret edilmemelidir. Aynı şeyi bir erkek çocuğun yapmasına da aile aşırı tepki göstermemelidir.
• Bu dönemde her iki cinsiyette de farklı adlandırılan zihinsel yapılar oluşur.

Bunlar;
1.Erkekte oedipus kompleksi,
2.Kızda elektra karmaşası,
• Oedipus kompleksi;erkek çocuğun anneye aşık olmasıyla başlar. Çocuk eğer anneye karşı beslediği duygular yüzünden baba tarafından ters davranışlar görürse cinsel kimliği bayanlara özentili bir şekilde oluşabilir, cinsel sapmalar görülebilir.
• Elektra karmaşası da kız çocuğun babaya aşık olması ile başlar. Kız çocuğun da bu aşamada anne tarafından olumsuz tepki görmesi cinsel sapmaya,yanlış cinsel kimlik oluşmasına sebep olabilir. Böyle durumlarla karşılaşıldığı zaman şu şekilde bir açıklamada bulunulmalıdır:
Ayşe elektra karmaşası içerisindedir, ilgisi babası üzerinde yoğunlaşmıştır.
Ayşe: Anne ben büyüyünce babamla evleneceğim.
Annesi: Evet baban çok yakışıklı, iyi, sıcakkanlı,sevecen bir insan. Sen babanı ve beni çok seviyorsun. Ama baban benimle evli. Babanla evli olduğum için senin gibi güzel bir kızımız oldu. Sen de büyüyünce tıpkı baban gibi bir insanla evlenecek, senin gibi şirin, güzel bir çocuğun olacak, benim gibi çok mutlu olacaksın.
• Buna benzer bir konuşma baba-oğul arasında, anne-oğul arasında da geçebilir. Bu tarz konuşmalardan sonra kızlar anneye, erkekler babaya özenerek asıl cinsel kimliklerini kazanmaya başlayacaktır.
• Çocuklar bu dönemde cinsel farlılıklarını merak ederler. Bir erkeğin penisi var, kızların neden yok? Onlara cinsleri gereği bu şekilde cinsel organlara sahip olduklarını çocuklara uygun bir dille göz kontağı kurarak, utanmadan, normal ses tonu ile, çocuğun sorularını geçiştirmeden aile tarafından anlatılmalıdır.
• Çocuğun soruları olumsuz bir şekilde cevaplanır ya da geri çevrilir ise kız çocuklar işledikleri bir hata yüzünden penislerinin kesildiğini düşünebilirler.
• Erkek çocuklar ise yanlış bir şey yaptıklarında penislerinin kesileceğini düşünüp kastrasyon korkusu duyabilirler. Ayrıca penise sahip olmanın bir üstünlük olmadığının çocuğa anlatılması kız çocuklarda penise imrenmeyi engeller, doğru cinsel kimlik kazanımını destekler.
• Bu dönemde çocuklar cinsel organları ile oynayabilirler. Bu onlara haz verir ve bilinçsizce mastürbasyon yaparlar. Aile bu gibi durumlarla karşılaşınca çocuğun dikkatini başka yönlere çekmeli, o sırada konsantre olabileceği başka bir konu veya olay sağlamalıdır. Bu durumda çocuğa kızmak, bağırmak, hakaret etmek, şiddet uygulamak bu davranışı engellemez aksine tetikler.

SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM
Bu dönemde çocuklarda empati ve iletişim güçlendiği için girişimcilik artar. Davranışlarına olumlu tepkiler almazsa suçluluk duygusu oluşur. Soyut kavramlar tam olarak olmasa da yerleşmeye başlar. Ama soyut kavramlar üstünde sistemli bir şekilde düşünülüp, işlem yapılamaz.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğun bağımsız hareket etmesi için çocuğa zarar gelmemesi koşuluyla deneme-yanılma yoluyla öğrenmesine fırsat vermelidir.
• Çocuğun suçluluk duygusunun çok fazla yoğunlaşmamasını ona hatalarını düzelttirerek ve onunla konuşarak sağlayabilir.

PSİKO-MOTOR GELİŞİM
Çocuk bu dönemde parmak kaslarını aktif bir şekilde kullanır, eğer bu dönemde çocuğun psiko-motor gelişimine gereken önem verilirse çocuğun el-göz koordinasyonu büyük ölçüde ilerleme sağlar.
Büyük kas gelişimi açısından da çocuğun hareketleri çeşitlilik kazanır. Ayaklarla ilgili çok çeşitli hareketler yapabilir. Örneğin; sıçrar, tek çift ayak zıplar, geri yürür, bir nesnenin altından geçer, yerden belli bir yükseklikteki nesnenin üstünden sıçrar, adım parmak ucunda yürür, nesnelere uzanır, nesneleri belli bir mesafeye atar, elinde nesne varken koordineli bir şekilde yürür, belli bir çizgi ya da aralıkta koordineli bir biçimde yürür, geri zıplar, beden esnetici hareketleri yapabilir (başı sağ-sol,ön-arka döndürebilir,ayaklarını oturarak hareket ettirir, kollarını öne yanlara açabilir, kalçasını çevirebilir vs.)

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğa bu dönemde sorumluluklar vermelidir, örneğin; eşyalarını toplama, odasını düzene sokma gibi.
• Evde çocuğa resim yapması için de fırsat vermelidir.
• Evde artık materyalleri biriktirip çocuk istediği zaman boya, uhu, makas gibi materyallerle beraber bunları sunması çocuğun bu şekilde etkinlik oluşturması da çocuğun el-göz koordinasyonunu destekler. Artık materyaller diyerek kast ettiğimiz, evde bulunan, kullanılmayan, çocuğa kullanırken zarar vermeyecek materyaller olmalıdır. Örneğin, ip, yumurta kabuğu, boncuk, şişe kapakları.

ÖZBAKIM
Bu dönemde çocuk,tuvalet ihtiyacını bağımsız olarak giderebilir,yemeğini kendisi yer, plastik bıçakla nesneleri keser, dişini fırçalar, saçlarını tarar, giysilerini giyer, düğme ilikler, fermuarını çeker, cırt-cırtlı şeyleri açıp kapatır. Ayrıca ayakkabılarını bağımsız olarak giyer ama bu dönemde aile çocuğu ayakkabı bağlamayı öğretme konusunda baskıcı davranmamalıdır. Çocuk oyuncaklarını bağımsız toplar, çevresini düzenler.

AHLAK GELİŞİMİ
3-6 yaş arası çocuklarda saf çıkarcı eğilim vardır,kendilerini düşünürler fakat bu ben-merkezlilik art niyet güdülerek sergilenmez. Bu yaş çocuklarına göre doğru olan eşit olandır. Oyun esnasında değiş tokuş, pazarlık yaparlar. Zamanla gündelik yaşamlarına da bunu aksettirirler. Olaylara somut bireyselci bakış açısı ile bakar,doğrunun göreli olduğunun farkına varırlar.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğun çıkarcı, ben-merkezci davranışları sonucu ona kızmak yerine ona empati kurmayı öğretmeli, başkalarının fikir, duygu ve düşüncelerine önem vermenin önemini anlatmalıdır.
• Konuşmalarında soyut kavramlara çok fazla yer vermemeli, daha çok göz önünde canlandırılabilen somutlaştırılabilen “canı acımak, üzülmek” gibi kelimeleri kullanmalıdır.

EĞİTİMCİYE ÖNERİLER
1. Eğitimci bu dönemde bilişsel alan yönünden özellikle fen etkinliklerini kullanmalıdır.Görsel nitelikli etkinliklere ağırlık vermelidir. Etkinlik esnasında çocuklara sorular sormalı,onların düşünce ve tahminlerini ifade etmeleri için onlara fırsat tanımalıdır.
2. Canlı ve cansız kavramlar üzerinde yoğunlaşmalıdır.
3. Dil alanını desteklemek için çocuklara görsel, zaman kavramını içeren , neden-sonuç ilişkileri amaçlı yazılmış hikayeler okunabilir. Bu kavramların kazanımı için drama, oyun vb. etkinlikler uygulanabilir. Şiir, parmak oyunu, tekerleme, sohbet çocukların dili aktif kullanmasını, destekler. Ayrıca çocukların grup etkinlikleri, karşılıklı, oyunlar oynaması da dilsel iletişimi destekler.
4. Eğitimci bu dönemde sırasıyla;
5. Cinsiyet farklılıklarını anlatmalıdır.
Dış farklılıklar (Giyim, aksesuar, makyaj, cinse göre renk tercihleri v.b.)
İç farklılıklar ( Kadın-erkek vücudu, vücutlar arasındaki farklılıklar)
6. Cinsiyet farklılığının bir ayrıcalık olmadığı, cinsiyet farklılıklarının olumlu yönlerini destekleyici konuşmalar yapmalı, etkinlikler düzenlemelidir. Örneğin; çocuklara kız ve erkek çocuk vücudu maketleri verip, onların cinsiyetlerine uygun artık materyaller kullanarak elbiseler yapıp, maketleri giydirmelerini isteyebilir.
7. Çocuğun etkinliklere katılmasını desteklemeli, onu teşvik etmeli, bağımsız hareket etmesine ve karar vermesine fırsat tanımalı, ve 5 duyunun aktif olduğu etkinlikler hazırlamalıdır.
8. Çocuğun kendi fikirlerini, beğenilerini, doğrularını ifade etmesi için ona söz hakkı vermelidir.
9. Sosyal iletişim ağırlıklı oyun ve drama etkinlikleri düzenlemelidir.
10. Onlara empati kurmanın sebeplerini ve neden empati kurmamız gerektiğini anlatmalı, çocuklarla bunu drama etkinliği yolu ile canlandırmalıdır. Bu şekilde çocuk karşısındakinin rolünü üstlenir.
11. Kendisine olumsuz davranıldığı zaman ne hissettiğini açıklar, sonra roller değişir. Daha sonra kendisi aynı davranışı sergilememeye dikkat eder.
12. Eğitimci el-göz koordinasyonunun gelişmesi için çocuğa materyal yönünden zengin bir sanat etkinliği ortamı sunmalıdır. Artık materyalleri çok kullanmalıdır. Drama, fen ve doğa, matematik etkinliklerinde de bu materyallerin kullanılması gerekir.
13. Jimnastik ve dans etkinliğine de eğitimde önem vermelidir. Bu tür etkinlikler çocuğun büyük kas gelişimini destekler.
14. Çocuklarla sınıfta sandviç hazırlama, kolay salata yapma v.b. mutfak etkinlikleri uygulayabilmelidir. Bu etkinlikleri uygularken onlara sorumluluklar verilmelidir. Örneğin; patates salatası hazırlamada çocuklara patatesleri soydurması, patatesi elleri ile ezmelerini sağlaması da onların gelişimi ve beceri kazanması açısından önemlidir.
15. Büyük kas gelişimi açısından da giyinme-soyunma yarışmaları yapabilir. Örneğin çocuklar belli bir süre içinde önlerindeki tüm giysileri giyerler, eğitimci süre sonunda çocukların soyunmasını ister ve ne kadar kıyafet giydiklerini sayar ya da çocukları ikili gruplar haline sokar ve birinin gözlerini bağlar, karşısındaki arkadaşını gözleri bağlı bir şekilde giydirmesini ister. Oyun sonunda da giydirilen kıyafetleri sayar. Bu gibi etkinlikler de öz-bakım kazanımı açısından önemlidir.
16. Okul öncesi dönemin okula başlamadaki önemli yerini göz ardı etmemek gerekir. Okuma yazmaya hazırlık için parmak kaslarını, büyük kasları çalıştırıcı, el-göz koordinasyonunu destekleyici, sanat, drama, jimnastik, oyun vb etkinliklere ağırlık verilmelidir.

ERİL DÖNEM (6-12 YAŞ)

BİLİŞSEL GELİŞİM
Bu dönem bilişsel anlamda somut işlemler dönemidir. Çocuklar bu dönemde birden fazla boyut üzerinde düşünebilir, işlemleri zihinsel olarak tersine çevrilebilirler.
Zıt kavramları kazanırlar. Sayı, zaman, mekan, boyut, hacim kavramları çocuğun zihninde yer edinmeye başlar. Madde korunumu, uzunluk korunumu, nitelik değişmezliği, sayıların korunumu, alan korunumu, ağırlık korunumu, hacim korunumu kazanılır. Tersine çevrilebilirlik kazanılır.
Sıralama, sınıflandırma, karşılaştırma işlemlerinde beceri artışı görülür. Bu dönemde ben-merkezlilik kalktığı için çocuk bir olguya karşı farklı bakış açıları geliştirir. Sözel iletişimde dinleyenleri de dikkate almaya başlar. Toplumsal bakış açısı kazanarak başkalarının düşünce, istek, niyet gereksinim ve tutumlarını dikkate alır. Oyunlarda işbirliği yapar, ortak, kurallı ve amaçlı oyunlar oynarlar.Yarışma şeklinde oyunlardan hoşlanırlar. Bir sonuca ulaşmak için çözümlemeyi nasıl kullanacaklarını öğrenirler.

AİLEYE ÖNERİLER
• Çocuklar oyun yoluyla daha iyi öğrenir, öğrendiklerini daha iyi pekiştirirler. Okul öncesinde çocuklara oyun oynamaları için bol bol fırsat verilmelidir.
• Okula başlama dönemidir. Bu dönemde çocuklar oyunla eğitimden oturarak ders çalışmaya geçişte zorlanabilirler, bu gibi durumlarda aile ilk başta çocuğa ders çalışırken eşlik ve rehberlik edebilir.
• Çocuğun konsantrasyonu düşük ise ve ders çalışma esnasında sıkılıyorsa onun bir süre ders çalışıp ara ara dinlenmesi ya da farklı kısa eylemler, oyunlar oynaması için fırsat vermelidir. Çocuğun konsantrasyonu az olabilir. Aile ondan sürekli oturup ödevini bitirmesini ilk başta beklememelidir. Anne-baba ders çalışmasına eşlik eder ders çalışmayı eğlenceli bir hale getirmeye çalışırsa çocuk okula ders çalışmaya daha iyi adapte olur.
• Çocuğun çevredeki arkadaşlarıyla da oyun oynamasına fırsat verilmelidir. Ebeveynler endişe ediyor ise çocuğu oyun oynarken gözlemlemeli fakat oyununa müdahale edilmemelidir.

PSİKO-SEKSÜEL GELİŞİM
Bu dönem latent (gizil,örtülü) dönemdir. Bu dönemde cinsel dürtülerde bir durgunluk gözlemlenir. Çocuk kendi cinsiyetinden olan ebeveynle iletişimini güçlendirerek, kendi cinsiyetine ilişkin toplumsal rolleri kazanmaya başlar.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bu dönemde çocuğun kendi cinsinden olan ebeveynle iletişimi güçlenir.
• Kendi cinsinden olan ebeveyn ona yakın, anlayışlı, dinleyici davranmalıdır.
• Karşı cinsten olan ebeveyn de çocukla iletişimini aynı seviyede devam ettirmeli, eşi gibi o da çocuğa aynı yakınlık ve anlayışla yaklaşmalıdır.
• Çocuk gelişiminde aileye düşen en önemli görev, eşler arasında çocuğa gösterilen tutum konusunda uzlaşma içinde olmaları, bu konuda yaşadıkları problemi çocuğa aksettirmemeleri, çelişkili davranmamalarıdır. Aksi taktirde çocuk da onlara karşı nasıl davranacağını bilemeyebilir.
• Anne-babadan biri ile iletişimi olumsuzlaşabilir yani anne çok hoşgörülü baba seviyeli olursa çocuk anneye daha yakın olur. Babayla kurması gereken yakınlık engellenmiş olur.

PSİKO-MOTOR GELİŞİM
El-göz koordinasyonunda genelden özele bir ilerleme kaydedilir yani çocuk parmak kaslarını doğru kullanmayı öğrenmiştir ve artık yaptığı ürünleri oluştururken onların estetik oluşuna onları daha koordineli yapmaya özen gösterir. Örneğin; yazı yazmayı öğrenir ve güzel yazmaya yönelir.
Artık büyük kas gelişimini destekleyici pek çok oyuna katılır, değişik beden hareketleri yapmaya başlar (köprü yapma,amuda kalkma gibi). Dans, bale, dramatizasyon konusunda da estetik ve koordinelidir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile bu dönemde çocuklara basit yemek yapımı, odasını toplama, giysilerini katlama gibi küçük sorumluluklar vererek onların bedensel gelişimine katkıda bulunabilir.
• Onunla dans edebilir, yüzme, futbol, bale gibi etkinliklere katılmasını sağlayabilir. Bunlar da çocuğun bedensel gelişimine büyük ölçüde katkı sağlar.

SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM
Bu dönem çocuklarında üretmek ve yaptığı işlerde başarılı olmak isteği vardır. Çocuklar soyut kavramları kazanıp güdülendikçe güven artışı,çalışma ve başarılı olma isteği duyarlar. Aşağılık duygusu bu dönemde çocuklarda görülebilir. Çalışkanlık isteği de özellikle ilkokulun ilk yıllarında yoğun bir biçimde görülebilir. Çocuklara göre bu dönemde eğlenceli bir başarı yarışı vardır.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile bu dönemde özellikle çocukların okulu sevmesi açısından çocuğu ödüllendirmek yerine okul başarılarını ve sevgisini içselleştirmesi sağlanmalıdır. Ona sözlü olarak memnuniyetinizi ve takdirinizi belirtmek daha önemlidir. Örneğin, “Davranışlarını çok beğeniyorum, seni böyle gördükçe çok mutlu oluyorum”, “Bu çalışmanı çok beğendim” şeklindeki sözel ifadeler çocuğun kendine güveninin artmasını sağlar.
• Okul, çocuklar için bu dönemde çok önemlidir. Okuma-yazma yeteneği kazanılır.
• Bu dönemde unutulmaması gereken şey çocukların her zaman bireysel farklılıklara sahip olduğudur. Örneğin; Mine okuma-yazma yeteneğini 9 ayda kazanır, Ayşe 12 ayda kazanır. Bu Mine’nin başarısız bir çocuk olduğu anlamına gelmez. Mine’nin gelişimsel bir özelliğidir bu konuda çocukların üzerine gidilmemelidir. Yani; “Bak! Ayşe hemen öğrendi okuma yazmayı! Sen hala öğrenemedin, tembel” şeklinde bir konuşma ve özellikle çocukların bu tür konularda karşılaştırılması çocuğu daha çok başarısızlığa iter. Çocuğun özgüveni azalır ve çocuk aşağılık duygusuna kapılıp, yaşıtlarından çok geride olduğunu hisseder.
• Çocuğun başarıları takdir edilmeli, yetersiz olduğu durumlarda ise ailesi tarafından tekrar denemesi, öğrenmesi, daha çok çalışması için teşvik edilmelidir.

AHLAK GELİŞİMİ
Çocuk bu dönemde iyi çocuk olma eğilimindedir.
Geleneksel (örf, adet, töre v.b) ve ulusal değerlerin önemini anlamaya başlar. Soyut kavramları daha iyi anlar ama hala onların üzerinde yeterli şekilde düşünüp işlem yapamaz. Güven, bağlılık, saygı ve iyilik gibi karşılıklı ilişkilerini sürdürülmek ister. İyi davranışları destekleyen kurallara uymaya önem verir. Örneğin; yere çöp atmama gibi.
Soyut kavramları daha iyi kavradığı için kendisini karşısındaki insanla özdeşleştirme özelliğini kazanır. Örneğin; bir arkadaşı ile kavga ettiğinde, kendisini arkadaşının yerine koyarak onun ne hissedeceğini düşünür.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bu dönemde çocuk, çevresindeki kendisinden yaşça büyük insanların davranışlarını model alır.
• Aile de çocuğun gelenek ve ulusal değerlerin önemini anlaması açısından önemlidir. Örneğin; aile, çocuğu 23 Nisan’da bir kutlamaya götürürse çocuk bu günün önemini daha iyi kavrayacaktır ya da bir düğün davetinde toplumumuzca bu tür merasimlerin nasıl yapıldığını ve ne kadar önemli olduğunu idrak eder.
• Aile bireyleri özellikle ebeveynler çocuğa davranışlarıyla örnek olmalıdır. Örneğin; aile çevresinin düzenine özen gösterirse çocuk bu davranışı örnek alır.
• Anne-baba üzerine düşen sorumlulukları titiz bir biçimde yerine getirirse çocuk da anne-babayı örnek aldığı için sorumluluk sahibi olmaya eğilimli olur. O da sorumluluklarını özenle yerine getirmeye başlar.
• Aile çocuğu empati kurmaya yönlendirmelidir. Örneğin; bir arkadaşı ile tartıştığında “Onun yerinde sen olsan nasıl hissederdin, arkadaşının ve senin memnuniyetini sağlayacak, ikinizin de üzülmesini engelleyecek bir çözüm ne olabilir ?” şeklinde çocuğu yönlendirirse çocuk da zamanla karşısındaki insanlarla kendisini özdeşleştirerek empati kurma yeteneğini kazanır.

DİL GELİŞİMİ
Çocuk bu dönemde pek çok öğe içeren, karmaşık cümleler kurar. Beğenisini, memnuniyetsizliğini, duygularını çok açık bir şekilde yalın bir dille ifade edebilir. Bu dönemde çocuk yüksek sesli konuşabilir, bu heyecan ve duygu yoğunluğuna, kızgınlığa bağlı olabilir. Çocuk çok mısralı şiirleri öğrenebilir, hikayeler oluşturabilir, şarkılar öğrenir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bu dönemde aile çocukla konuşmalı, kendisini dilsel olarak ve onun konuşmasını geliştirici etkinliklere, gruplara katılmasına fırsat vermelidir.
• Bu dönemde çocuklar duygu yoğunluğu, heyecan, sinirsel sebeplerden dolayı yüksek sesli konuşabilir. Bu tehlikeli bir durum değildir ama hem çocuğun konuşmalarının anlaşılması açısından hem de toplumsal kurallar açısından uygun değildir.Aile çocuğu bu konuda nazikçe uyarmalı, kendisi de çocukla konuşurken mümkün olduğunca sesini yükseltmemeli, sabit bir sesle konuşmalıdır.

EĞİTİMCİYE ÖNERİLER
1. Eğitimci bu dönemde çocuğun çevresindeki en iyi örneklerden biridir. Ahlak gelişimi açısından eğitimci önemli bir örnek ve yönlendiricidir.
2. Eğitimci bu dönemde çocuklara gelenek görenekleri, milli bayramları, önemli günleri tanıtmalı ve niye önemli olduklarını izah etmeli ve bu kutlamaları sınıfta da çocukların da katılacağı küçük uygulamalar yaparak desteklemesi çocukların bu değerleri kazanması açısından önemlidir.
3. Eğitimci bu dönemde dersler yönünden çocuklara destekleyici bir şekilde yaklaşmalıdır. Onların başarılarını takdir etmeli, yetersiz oldukları durumda onları desteklemeli, çalışmaya teşvik etmeli, yönlendirmelidir. Onların bireysel farklılıklarına saygı duymalı, onlar arasında ayrım yapmamalıdır. Çocuklara birbirlerinin farklılıklarına saygı duyma konusunda da örnek olmalıdır.
4. Onların spor, müzik, dans ve çeşitli yönden yetenekleri konusunda eğitimci destekleyici ve rehber olmalıdır.
5. Bu dönemde çocuklarla yapılan edebi ve dilsel alan içerikli aktif çalışmalar onların dil gelişimine önemli ölçüde yön verecek ve katkıda bulunacaktır. Kitap okuma alışkanlığı için bu dönem büyük özellik taşır.
6. Eğitimci kitap okuma alışkanlığını kazandırırken çocuklara,bir kitabı okumalarını şart koşmamalıdır. Onların beğendikleri, ilgilerini çeken konularda kitap okumaları için onları yönlendirmelidir. Örneğin; masal seven çocuklara, kısa kısa bir çok masal içeren bir kitap okumalarını önerebilir. Ayrıca sınıf içinde kitap köşesi de yapılabilir. Örneğin; sınıfta bir köşe ayrılır veya yer yok ise çocuklar haftanın belli bir günü okula okudukları kitaplardan birini getirir. Çocuklar getirilen kitapları inceler. Eğer beğenirlerse ödünç alırlar ve okuduktan sonra geri verirler, hatta okunulan kitap sayısı bile hesaplanabilir, bu eğlenceli bir yarışma gibi olur ve çocukları kitap okumaya tatlı bir yarışla teşvik etmiş oluruz.
7. Eğitimci bu dönemde toplu etkinliklere önem vermelidir. Çünkü; grup çalışmaları ve projeler çocukların kaynaşması, iletişimlerinin artması, grup psikolojisini tanıyıp kazanmasına yardımcı olur ve empati kurmayı, problem çözmeyi, paylaşma özelliğini de geliştirir. Örneğin; eğitimci çocuklardan kura yolu ile gruplar oluşturur ve her gruba bir bayram adı söyler. Bu bayramla ilgili köşe hazırlamalarını ister veya 23 Nisanda çocukları yine kura yolu ile gruplara ayırır ve bir grup pencere süslemeden, bir grup duvarlara asılan süslemelerden, bir grup kapı süslemeden, bir grup ipe asılan süslerden sorumlu olur. Bu tür uygulamalarla gruba uyum sağlama özelliği desteklenmiş olunur.

ERGENLİK DÖNEMİ (12-14 YAŞ)
BİLİŞSEL GELİŞİM
Bu dönem soyut işlemler dönemidir. Bu dönemde ergen tartışmaları sever, düşüncelerini ifade etmek ister. Özellikle mantık üzerinde yoğunlaşır. Artık yavaş yavaş mantık oyunlarına ısınır ve mantıksal sonuçlar çıkarmaya başlar. Olaylara çok yönlü bakmaya başlar. Öte yandan resim, müzik, şiir, dans gibi duygu ve düşüncelerin sembollerle aktarıldığı etkinliklere ilgi artar (Erden & Akman, 2004).
Ergenlik döneminde bilişsel gelişimin dikkat çeken bir başka özelliği de ben merkezliliktir. Düşünce çakışması olarak ortaya çıkar. “ben her şeyle başa çıkabilirim, bana bir şey olmaz, yetişkinler beni anlamıyor ifadelerini ergene kullandırır (Erden & Akman, 2004).
Ergen başkalarının düşüncelerini kavramlaştırabilirken, başkalarının düşüncelerinin yöneldiği nesneler ile kendi yöneldiği nesneleri birbirinden ayıramaz. Ergen fizyolojik değişmeye bağlı olarak kendisine yönelik olduğundan, kendi zihni faaliyetleri ile başkalarının ne düşündüğünü ayıramamaktadır. Diğer insanların da kendisi gibi ergenin davranış ve görüntüsü ile meşgul olduklarını düşünmektedir. Bu doğrultuda, ergenin başkalarının da kendi davranış ve görünüşü ile ilgili olduklarını düşünmesi, ergenlik çağının ben merkezliliğini oluşturur. Ergen kendi beğenisi ile başkalarının beğenisini ayıramamaktadır. Bu nedenle de büyüklerin neden davranış ve giyim tarzına beğenmediklerini anlayamamaktadır. Aynı ben merkezlilik karşı cinse yöneltilen davranışlarda da görülür. Ayna karşısında iki saat saçını tarayan genç büyük bir olasılıkla kızlarda yaratacağı büyük tepkiyi hayal etmektedir. Duygularının çok özel olduğuna ve ölümsüzlüğüne olan inanç ergenin kişisel efsanesi olarak nitelendirilebilir.
Ergenlik ben merkezliliği ki aşamalı bir geçiş ile ortadan kalkar. Zihinsel düzeyde kendi düşünceleri ile başkalarının düşüncelerini ayırt ederek, duygusal düzeyde başkalarının duygularını kendi duyguları ile birleştirerek gerçekleşir (Elkind, 1985).

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile bu dönemde çocuklar her konuda konuşmalı, ona fikir danışmalıdır. Böylece çocuğun mantıklı çıkarım yapma yönü gelişir.
• Karşılıklı fikir alış-verişi ile çocuğun bilgi düzeyi artar. Ayrıca kendisini ifade ettikçe iletişimi bilişsel açıdan gelişir ve olumlu bir yön kazanır.
• Ergen ben-merkezliliği ile ilgili olarak aile ergene makul ve anlayışlı davranmalıdır.

PSİKO-MOTOR GELİŞİM
Çocuk bu dönemde çok değişik bir gelişim eğrisine sahiptir.Kemikler hızla büyür.
Bu gelişim bazen kısa sürede gelişir, duraksar. Büyük ve küçük kaslar boyut yönünden büyür. Ayrıca ergenin kaslarla koordinasyon ve beceri düzeyi de artar. Çocuk genelde bu yaşlarda çeşitli spor alanlarına yönelir. Bu dönem bedensel yönden çocukların çok enerjik olduğu ve enerjilerini bir alana kanalize etmeleri gereken bir dönemdir.
Buna ek olarak değişken kilo artışları da görülür. Bunun aksine çocuk, boy uzaması ile daha zayıf da görünebilir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğun spor, dans gibi bedensel aktivitelere zaman ayırmasına müdahale etmemeli aksine onu desteklemelidir.
• Ergenlik çağında en önemli değişikliklerden biri kilo ve boy değişimidir. Aile çocuğun bu konularda fazla üstüne gitmemelidir. Diyelim ki Ayşe’nin 13 yaşında boyu uzadı ve daha zayıf görünüyor. Ailesi onun yemeği fazla yemesi için üzerine gitmemelidir. Çünkü bu değişiklikler bir dönem sonra yerine oturacaktır ve kişilerin kendine özgü bireysel görünümünü oluşturacaktır.

PSİKO-SEKSÜEL GELİŞİM
Ergenlik döneminde seksüel açıdan önemli değişiklikler başlar.Bu yaşlar arasında vücutta hızla değişiklikler olur. Vücut tüylenir, genital sistem, cinsiyet yönünde gelişmeye, bir takım salgıları ve hormonları devreye sokmaya başlar. Erkeklerde yüz bölgesinde tüylenmeler meydana gelir. Kızlarda özellikle bu yaşlarda mensturasyon başlar (adet kanamaları), bu kız çocuklar için alışılmışın dışında uyum sağlaması zor önemli bir dönemdir. Çocuklar bu dönemde yavaş yavaş aileden kopup arkadaş çevresi ve karşı cinse ile daha çok iletişim kurmaya başlar.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bu dönem çocuklarınız ile duygusal bağ kurmanız için çok önemli bir dönemdir. Aile desteğini ve rehber davranışları gösterilirse, ileride çocukta psiko-seksüel açıdan sorunların görülme olasılığı büyük ölçüde azalır.
• Çocuğunu ergenlik çağına girmeye başladığı ve değişiklikler yaşadığı zaman değişiklikler hakkında onunla konuşulması gerekir. Bu değişikliklerin onun cinsel kimliğini kazanması için ne kadar gerekli olduğunu anlatılması önemlidir. Özellikle kız çocukların mensturasyon fizyolojisi (adet kanamaları) hakkında ailesinden bilgi alması çok önemlidir. Çünkü ailesi bu konuda onunla konuşmazsa ergen arkadaşları ile konuşacaktır, buda eksik ya da yanlışlıklar bilgi edinmesine sebep olabilir.
• Aile çocuğun arkadaşlarına karşı daha ilgili olmasına kızmamalıdır. Eğer çocuğun zarar görmesinden korkuluyorsa arkadaşlarını eve yemeğe davet edip onlarla tanışıp konuşarak ve çocukla da sürekli arkadaşları hakkında konuşarak arkadaşlarının nasıl kişiler olduğu anlaşılabilinir. Böylece olası olumsuz durumlara da engel olunur.
• Aileler çocuklarının onaylamadıkları bir arkadaşı varsa, bu konuda yalnızca düşüncelerini paylaşıp gerekçelerini anlatmalılar. Kız çocuğun ailesi onların görüşmesini istemez. Sonra bu çocuklar baskı altında kaldıkları için bu durumdan kurtulma, hep bir arada olma yolu olarak kaçmayı seçerler. Bu ve benzeri durumlarla karşılaşmamak için kız çocularının erkek arkadaşlarını, erkek olarak değil onun yaşıtı bir çocuk olarak görmeli, konuşmalarına iletişim kurmalarına karşı çıkmamalıdır.
• Çocuklar da bireydir, onları yönlendirebiliriz, ama onları kontrol altına alamayız.

SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM
Bu dönemde çocuğun kendini algılayışı değişmeye başlar. Kimlik arayışı içine girer. Arkadaşları onun için çok önemli bir modeldir, karşı cinsle iletişimi artar. Duygusal bir dönemdedir, özellikle fiziksel görünümü konusunda çok hassastır.

AİLEYE ÖNERİLER
• Bu dönemde çocuklar kimlik karmaşası içinde olduğu için aile ona her açıdan örnek olmaya, onunla konuşmaya ve ona rehber olmaya çalışmalıdır. Örneğin; çocuk bu dönemde popüler olan gruplara özenmekte ve onlar gibi giyinmek istemektedir. Aile buna karşı çıkmamalı, ama çocuk çok sıra dışı ve toplumun yadırgayacağı şekilde bir görünümde ise bu konuda onunla konuşmalı, bu şekilde giyinmenin onun açısından ne tür olumsuzluklara sebep olacağını tatlı dille anlatmalıdır.
• Çocuğun arkadaşları ile ve karşı cins ile iletişimine müdahale etmemeli aksine onun sosyalleşmesini desteklemelidir.
• Çocuğun fiziksel görünümünde olan değişiklikler hakkında ona rehberlik etmelidir. Örneğin; Filiz 13 yaşında ve yüzünde çok sivilce var, aile ona bunun olağan bir değişiklik olduğunu anlatmalı, çocuk eğer bu durumdan çok rahatsız oluyorsa onu bir cildiye uzmanına götürmelidir.

AHLAK GELİŞİMİ
Bu dönemde çocuklarda geleneksel ahlaki değerler ön plandadır. Kimlik bocalamasının sürmesi nedeniyle hem uyulması gereken kuralları görü hem de isyankar olma davranışı gösterebilirler. Topluma adapte olma ve grup mantığına göre “Herkes yapıyor, ben neden yapmayayım!” mantığıyla uyum sağlayabilirler. Sevdikleri, kendisine yardım ve ilgi gösteren, dış görünüşünü, bazı özelliklerini beğendikleri büyüklerini ahlaki bakımdan model alırlar.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğa gelenek, görenek, değer yargıları, ahlaki konular açısından örnek olmalı, toplumun değerlerinden, tabularından, genel ahlaki kurallarından bahsetmelidir.
• Çocuğa “olması gereken” olarak anlattığı davranışların aksini kendisi göstermemelidir. Çocuğa örnek olmada çocuğun aileden en yakın gördüğü kişi de önemli bir yer tutar. Örneğin; çocuğun iletişimi babası çok sıkı ise baba ona ahlaki bakımdan örnek olacak davranışlar göstermelidir.

EĞİTİMCİYE ÖNERİLER
1. Eğitimciler bu dönemde çocuklar için çok önemlidir. Onlar için öğretmenin davranışları, giyimi, görünüşü, konuşması, ilgisi, onlara verdiği öğütler çok önemlidir. Bunun için eğitimci çocuklara örnek davranışlar göstermeli, onlarla konuşmalı, ilgilenmeli, onlara toplumdan Türk geleneklerinden, milli değerlerden bahsetmelidir.
2. Eğitimciler çocuklara bu dönemde yaşanan değişikliklerden de bahsetmelidir. Onların sınıf içi ve dışında iletişimini güçlendirmek, kız-erkek tüm bireylerin arkadaşça ilişkiler içinde olabilmesini sağlamak için onlarla çeşitli faaliyetler düzenlemelidir. Örneğin; bir piknik düzenleyebilirler, sınıf içinde çeşitli konular hakkında çocuklarla tartışabilirler ya da drama etkinlikleri ile kaynaşarak yardımlaşma, iletişim yeteneklerinin gelişimine katkıda bulunabilirler.
3. Bu dönemde yaşanan kimlik karmaşasının hafifletilmesi ve ergenin kendini tanıması için bir takım etkinlikler düzenlemelidir. Örneğin; eğitimci çocuklardan hepsinin sevdiği renkte bir fon kağıdına sevdikleri şeyleri sıra ile yazmalarını ve bu kağıtları katlayıp bir büyük kutuya koymalarını ister. Sonra çocuklar tek tek sıra ile bu kağıtlardan bir tane çekerler. Burada yazanları okurlar ve bu arkadaşlarının kim olduğunu tahmin etmeye çalışırlar.
4. Eğitimci kendini tanımayla ilgili buna benzer çok farklı türde bir çok etkinlik düzenleyebilir.
5. Eğitimci çocuklara bu dönemde yaşanan fiziksel değişikliklerden de bahsetmeli ve bu konularda çocukların gelişimini çocuklarla beraber takip etmelidir.
6. Bu dönemde çocuklarla duygusal konularda da konuşmalıdır. Bunu bilhassa birebir yapması gerekir. Örneğin; çocuklara daha önceden onların her sorununu kendisiyle paylaşabileceklerini ve bunu birebir paylaşmalarını isteyebilir.
7. Bu dönemde karşı cinse ilgi yoğunlaşır. Eğitimcinin bu konuda yapması gereken şey; ergenin duygularını paylaşmak, bunların çok doğal şeyler olduğunu bir insana karşı ilgi duymanın çok doğal bir ihtiyaç olduğunu onların bu hislerinin güzel şeyler olduğunu söylemesidir.
8. Eğitimci bu dönemde çocukların ahlak gelişimini desteklemek için en iyi modeldir. Aile gibi eğitimci de konuşmaları ve davranışları arasında çelişki göstermemelidir. Örneğin, “Yaşadığımız çevre kendi sağlığımız açısından temiz olmalıdır. Bunun için biz de çevremizi temiz tutmaya özen göstermeliyiz.”deyip teneffüste yere döktüğü kağıdı yerde bırakıp çekip gitmemeli, yahut onu “Ali sen şunu al, çöpe at yavrum.” dememeli, kendi davranışını kendisinin fark etmesini ve düzeltmesini sağlamalıdır.

ADÖLESAN DÖNEMİ (14-18 YAŞ)

BİLİŞSEL GELİŞİM
Ergen bu dönemde karmaşık sorunlara mantıksal çözümler getirme becerisini kazanır. Düşünce ile oynayabilir, mantık oyunlarından hoşlanır. Bu dönemde bilişsel gelişimin büyük bir kısmı tamamlanmıştır fakat beyin hücrelerinin uzun süre kullanılmadığı zaman işlevini kaybettiği de unutulmamalıdır. Bu yüzden bu dönemde bilişsel gelişime de gereken önem verilmelidir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğun yazma ve etkinlikleri için desteklemelidir, örneğin; günlük yazması kitap okuması için ona bu yönde armağanlar alarak
• Boş zamanlarda ilgilenmesi için puzzle, kelime ve zeka oyunları gibi materyaller sağlayabilir. Ergenle beraber bu oyunları oynamak da onunla yakınlık kurmanın bir yoludur.

PSİKO-MOTOR GELİŞİM
Çocukların bu alanda geçirdikleri değişiklikler düzene girmeye başlar.
Erkek çocuklarda genel olarak, vücuttaki kas dokusu artar, boy uzar, ses çatallaşır ve kalınlaşır, üreme organları gelişir sperm üretimi başlar. Kız çocuklarda ise deri altı yağ dokusu artar, beden hatları yeni biçimini alır, her ay yumurta hücresinin üretimi başlar ve ilk menstrüasyon görülür, derideki yağlanma sebebiyle sivilce ve siyah noktalar görülür. Boy uzamaları devam eder. Takım faaliyetlerine katılım artar. Spor aktiviteleri daha büyük önem kazanır. Erkekler bu dönemde özellikle futbol, basketbol, uzak doğu dövüş sporları ile daha yakından ilgilenir. Kızlar voleybol, basketbol, aerobik türü sporlara ilgileri vardır.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aileler çocukların spor aktivitelerini desteklemeli, bu alanlara yeteneklerinin de gelişimi açısından ve psiko-motor gelişimlerini desteklemek için onların bu tür aktivitelere katılmasına fırsat tanımalı, kısıtlamamalıdır.
• Bu dönemde beslenmelerine dikkat etmelidirler

PSİKO-SEKSÜEL GELİŞİM
Bu dönemde erkeklerde genital sistemlerin gelişimi daha yoğun yaşanır. Kızlar genellikle bu sürece bir önceki dönemde başlarlar. Örneğin; kızlarda adet kanaması erkeklerdeki ereksiyondan daha evvel yaşanır ve ergenlik çağında erkekler kızlara kıyasla fiziksel yönden daha minyon, ufak tefek görünebilirler. Erkeklerde boşalma bu dönemde başlar. Cinsel öğelere ilgi artar. Cinsel konularda sürekli bir şeyler öğrenme çabası içindedirler. Bu konuda çok fazla odaklanıp bazı amaçlar edinebilirler. Kızların ise bu dönemde bir önceki dönemde başlayan bedensel gelişimleri devam ederken psiko-seksüel gelişim açısından olgunluk kazanmaya başlarlar.
Bu dönemde ergenler vücutlarına daha çok özen göstermeye başlarlar. Kızlar özellikle duygusal anlamda, erkekler ise hem duygusal hem de cinsel anlamda ilişki kurma eğilimi içindedir. Çocuklarda, özellikle erkek çocuklarda mastürbasyon görülür.

AİLEYE ÖNERİLER
• Ailelerin, çocukların bu dönemdeki merakını önce anlayışla karşılamalı, sonra ona toplumun bu tür konulara bakış açısından bahsetmelidir. Ona cinselliğin yemek yemek, su içmek gibi doğal bir ihtiyaç olduğunu ama belli bir yaştan önce yaşanmasının ne gibi olumsuzluklar doğurabileceğinin anlatması gerekir.
• Aile çocukların pornografik yayınlara olan ilgisini kızarak, olumsuz tepkiler vererek karşı çıkmamalıdır, fakat bu yayınların ticari içerikli olduğundan ve sağlıklı yayınlar olmadığından bahsetmelidir.

SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM
Bu dönemde çocuğun kimlik kazanımı tamamlanır ya da kimlik karmaşası yaşamaya devam eder. Kimlik kazanımı tamamlanmazsa bocalama da devam eder. Kimlik kazanımı tamamlanırsa güvenli bir genç olur.
Karşı cinse ilgi özellikle duygusal açıdan kız çocuklarda yoğundur. Bu dönem erkek çocuklar için hormonal yönden yoğun bir dönem olduğu için erkek çocuklarda karşı cinse karşı hem cinsel hem de duygusal ilgi devam eder. Ergenin çevresinde iletişim kurduğu kişiler ya da iletişim kurma yoğunlukları değişir.

AİLEYE ÖNERİLER
• Çocuğu sosyal faaliyetlere teşvik etmeliler.
• Kız-erkek çocuk ayrımı ne aile için ne de dışarıdaki çocuklara karşı yapılmamalıdır.
• Aile sık sık çocukla konuşmalı, sorunlarını dinlemeli ve ona destek olmalıdır.
• Çocuğun kimlik karmaşasını önlemek için, onu hoşlandığı şeylerle belirli ölçüde baş başa bırakmalıdır. Örneğin; İpek 15 yaşında lise 1. sınıf öğrencisidir. Alış-verişe annesiyle beraber çıkarlar. Sonra İpek alacağı kazağın nasıl olacağına karar veremez annesi de bu kararı onun vermesini ister ve İpek “Aaa! Ayşe’nin üzerinde geçen gün görmüştüm bu kazağı çok yakışmıştı ben onu alacağım!” der. Evet belki o kazak İpeğe de yakışacaktır ama İpek böyle giderse hep bu şekilde alış-veriş yaparken kararsız kalacaktır.
• Bu dönem çocuklarına ailenin öğretmesi gereken en önemli şey onların kendi beğenileri doğrultusunda ve kendisine yakışanı seçmesi için rehberlik etmesidir. Bu durumda anne “İpek madem ki karar veremedin o zaman gözüne takılan birkaç tanesini dene en çok hangisi sana yakışıyorsa onu alalım.” diyebilmelidir.

AHLAK GELİŞİMİ
Çocuklarda bu dönemde ya kurallara uyma ama sorgulama ya da sıra dışı olma eğilimi görülür. İntihara, suça, eğilim de görülebilir. Bunların sebebi kimlik kazanımı tamamlanmadığı için yaşanan kimlik karmaşasıdır.

AİLEYE ÖNERİLER
• Aile çocuğun yaptığı hatalara karşı anlayışlı olmalıdır.
• Bu dönemde ergenin çok fazla üzerine gidilmemeli sorunlar konuşularak çözülmeye çalışılmalıdır. Örneğin Akif 17 yaşında Lise 3. sınıf öğrencisidir. Babası onu odasında sigara içerken bulur. Onunla oturup konuşup sigara içmesinin bu yaşta onun gelişimine zarar vereceğini, sigaranın neden içilmemesi gereken bir madde olduğunu anlatır.(Sigara vb. maddeler hiç bir yaşta kullanılmamalıdır. Sağlıklı bir gelecek için bu şarttır.)
• Bu dönemde intihar, suç teşkil eden davranışlar gösteren madde bağımlılığı olan çocuklar için psikolojik rehberliğe başvurulmalı, çocuğa psikolojik destek sağlanmalı, danışman ile aile de görüşmeli ve danışmanın rehberliğine göre hareket etmelidirler.

EĞİTİMCİYE ÖNERİLER
1. Eğitimci bu dönemde öğrencilerini gelişimlerine katkıda bulunacak etkinliklere yönlendirmelidirler.
2. Onların meslek seçimi konusunda da onlara rehber olmalıdırlar. Örneğin; Bir gün kararlaştırıp beraber sinemaya gitmeyi, yahut ders arası uygun bir zamanda çocuklardan enstrüman çalmalarını vb. yeteneklerini sınıfla paylaşmasını isteyebilir. Bu dönem çocukları için tiyatro ve drama da çok önemlidir.Yine uygun olursa eğitimci belli bir zaman dilimini bunun için ayırıp sınıf ile beraber bir oyun hazırlayıp bunu sergilemelerini sağlayabilir.
3. Eğitimci öğrencilerinin sorunları ile birebir ilgilenebilirse ve onları dinleyerek düşüncelerini paylaşıp rahatlamalarını sağlayabilirse yetişkin desteğini hissedip kendilerini güvende hissetmelerini sağlamış olacaktır.

BİTİRİRKEN;
ÇOCUK BİR BİREYDİR VE AİLENİN, AYNI ZAMANDA TOPLUMUN EN TEMEL ÜYESİDİR. AİLE VE EĞİTİMCİ ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE KATKIDA BULUNACAK BİRİNCİL KİŞİ/KİŞİLERDİR
BU KATKIYI SAĞLADIĞIMIZ ZAMAN ÇOCUĞUMUZ MÜMKÜN OLDUĞUNCA HER AÇIDAN SAĞLIKLI BİR BİREY OLACAKTIR

 

Bir yanıt yazın