Menü Kapat

Tekin, Yeni Yönetmeliği Anlattı

MEB Müsteşarı Yusuf Tekin‘den vatandaşlara uyarı geldi. Tekin, dershanelerin özel okula dönüşmesine ilişkin olarak, ”Vatandaşlar, temel lise başvuru süreci onaylanmış olan okullara başvursunlar ve onlarla ilgili taahhüte girsinler” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Yusuf Tekin, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat’ın performans yöntemi, atamalar, rotasyon sistemi, TEOG ve üniversiteye giriş sınavıyla ilgili sorularını yanıtladı.

Tekin, vatandaşları temel lise başvurusu onaylanan dershanelere başvurması gerektiği konusunda uyardı.

MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, şöyle konuştu:

”Çok sayıda vatandaşımızın bu temel liselere önümüzdeki yıl için kayıt yaptığı bilgisi bize ulaşıyor. Vatandaşlarımızdan isteğimiz temel lise başvuru süreci onaylanmış olan okullara başvursunlar ve onlarla ilgili taahhüde girsinler. Başvuru süreci onaylanmamış ya da başvurmamış bir dershaneye gidip önümüzdeki yıl ben temel lise olacağım dendiğinde senet imzalamasın.”

MEB Müsteşarı Tekin’e sorulan sorular ve alınan cevaplar şöyle;

Bu zamana kadar üniversiteyi bitiren öğretmen adayı KPSS’ye giriyor ve yeterli puanı alınca atama bekliyordu ve atanınca görevine başlıyordu. Bunda yeni bir düzenlemeye gidiliyor. KPSS sonrası atama yeterli olmayacak 1 yılın sonunda bir değerlendirmeye tabi tutulacak ve yazılı sözlü sınavların sonunda göreve başlayacak. Neden böyle bir uygulamaya gerek duydunuz?

Olumsuzluklar üzerinden bir değerlendirme yapılıyor. Halbuki bu yönetmelik cefakar biçimde Anadolu’nun her köyünde çalışan öğretmenlerimizin adil biçimde her okulda çalışmasını mümkün kılmak için belli kriterler getirmiş bir yönetmelik. Ben öncelikle bizimle birlikte bu yükü çeken bize katkı sağlayan öğretmen arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum. Yönetmelikler yasalarla düzenlenen hükümleri ayrıntılandıran ve uygulama prensiplerini gösteren mevzuat ünitesi. Bahsi geçen hususta ilgili yasal düzenlemelerle düzenlenmiş öngörülmüş bir metnin yani geçtiğimiz yıl Mart ayında çıkardığımız kanunda öngörülen süreci tanımlayan bir yönetmelik yayınladık biz hafta sonunda. Şimdiye kadar yoktu şimdi neden ihtiyaç duydunuz cümlesi yanlış. Atanan arkadaşlarımız öğretmen olarak atanmıyorlar aday öğretmen olarak atanıyorlar. Bütün devlet memurluklarında olduğu gibi bir yıllık bir deneme süresinden sonra öğretmen olarak atıyorduk. Yönetmelik çıkmadan öncede mevzuat aynen bu şekildeydi. Şimdi sadece farklılaşan şey bu süreci biraz daha ayrıntılı biçimde detaylandırdık. Performansla ilgili kriterleri, süreci kimin yöneteceği nasıl yürütüleceği yönetmelikte ayrıntılı biçimde tanımlanmıştır. Yine manipüle edilen şeylerden biri aday öğretmenliği başaramayan kişiler meslekten atılacaklar. Bu da yanlış. Gereken prosedürü, şartları yerine getiremeyen arkadaşlarımız zaten bu yönetmelikten öncede ilişiği kesip ihraç ediliyordu.

Performans kriterleri ve yazılı sözlü sınavın içeriği ne olacak?

Performansla ilgili hususlar şimdiye kadar ki düzenlemede bir öğretmenin hangi koşullarda stajyerliğinin sonlandırılıp sonlandırılmayacağı hangi koşullarda adaylıktan öğretmenliğe atanacağı net değildi. Biz bunları ölçülebilir, somut ve objektif kriterlerle tanımlamaya çalıştık. Bu süreç içinde öğretmen arkadaşlarımız kendilerine tayin edilen daha önce atanmış danışman öüretmen, okul yöneticisi ve müfettiş rehberliğinde performansları ölçülecek ve bu kriterlerde başarılı olan arkadaşlarımız hizmet içi eğitim ve mülakat sınavına girmeye hak kazanacak. Burada yine diyorlar ki bir sendika başkanı bu ifadeyi kullandı; bir yılın sonunda öğretmenlikle ilişiği kesiliyor. Öğretmen adayı arkadaşımız atandığı il, ilçe, köy coğrafi koşullar, toplumsal yapı veya aile sebeplerle uyum sağlayamamış olabilir, performans kriterlerini bu sebeplerle aşamamış olabilir bütün bunları göz önünde bulundurarak kriterleri yerine getiremeyen arkadaşlarımızı başka bir okulda başka bir coğrafya da bir yıl daha aday öğretmen olarak çalışmasının önünü açtık. Yani iki yıl farklı okul farklı coğrafi bölgede hala performans kriterlerini yerine getiremeyen arkadaşlarımızın aday öğretmenliği sonlandırılacak ilişiği kesilecek. Biz öğretmenlerimizin hangi konulardan, hangi mevzuattan ya da hangi referanslardan sınava, hizmet içi eğitime ve mülakata tabi tutulacağını yönetmeliğimizde çok olarak yazdık. Biz hizmet içi eğitim merkezlerimizde aday öğretmenlerimizi eğitime tabi tutacağız, ardından bir sınava tabi tutacağız ve mülakat neticesinde öğretmenlerimizin adaylık sürecini sonlandırıp öğretmen olarak atamış olacağız.

Kademeli rotasyon sistemi bir diğer konu bakanlık nasıl yönetecek bu süreci, neyi amaçlıyor?

2014 yılı için birkaç rakam verirsem ilk defa öğretmen olarak atanmak üzere bize 202 bin aday başvurmuş. Biz 50 bin arkadaşımızı öğretmen olarak atadık. Toplamda yer değiştirme talepleri ile birlikte bize başvuran öğretmen sayımız 505 bin. Bu arkadaşlarımız mevcut çalıştıkları okullardan daha iyi çalışma talebinde bulunuyorlar. Biz aslında yine 46 bin öğretmeni mağdur etmek gibi bir kaygıyla değil 505 bin öğretmenimizi memnun etmek için rotasyon uygulamasına gittik. Sanki biz 8 yılı tamamlamış öğretmenlerimizi mağdur etmek gibi bir kaygıyla yola çıkmışız. Tam tersine biz 505 bin başvurudan bize yer değiştirme talebinde bulunan arkadaşlarımızın talebini gerçekleştirebilmek için bu düzenlemeyi yaptık. Öğretmenlerimizin yarısından fazlası 40 yaşında altında. Dolayısıyla bu arkadaşlarımız ilk atama kapsamında görece daha zor koşullarda çalışan arkadaşlarımız. Eğer bu türden bir düzenleme yapmazsak öğretmenlik hayatlarının tamamını taşrada çalışacaklar. Bu da öğretmen camiası içinde ciddi bir adaletsizlik sebebidir. Biz kimseyi mağdur etmek değil çok sayıda öğretmenimizin de iyi okullarda çalışabilmesi için böyle bir düzenleme getirdik. Sanki bu rotasyona tabi olan 12 yıllık 46 bin öğretmenimizin öğretmenlikle ilişiğini kesiyormuşuz gibi lanse ediliyor. Bu da çok yanlış bir yönlendirme. Nitelikli okullarda, iyi okullarda bütün öğretmenlerimizin çalışabilmesinin önünü açıyoruz.

5.sınıfların bir hazırlık sınıfı haline çevrilmesi, İngilizce ağırlıklı bir eğitim verilecek bir hazırlık sınıfına çevrilmesi uygulamasına ne zaman tam anlamıyla geçilmesi bekleniyor? Öğretmen atamalarında 16-20 saatlik bir eğitimden bahsediyoruz İngilizce öğretmen tercihinde bir artış olacak mı?

Yusuf Tekin: Burada da yine sayın bakanımızın göreve başladığı tarihten itibaren biz attığımız bütün adımları ilgili kesimler, çalışma arkadaşlarımız ve paydaşlarımızla tartışarak yürütüyoruz. Tıpkı bu yönetmeliği aylarca sendikalarda dahil herkes görüşüp görüş aldığımız örneğinde olduğu gibi. Bu konuda da biz 5.sınıf öğrencilerimizin yaş grupları itibariyle yabancı dil öğrenmeye en uygun dönem olduğunu akademisyenlerle görüşerek bu sonuca ulaştık. Bir de Türkiye’de ortalama bir öğrencimiz yaklaşık olarak 1200 saatin üzerinde 12 yıllık zorunlu eğitim sürecinde yabancı dil dersi alıyor. Yine bunun çok üstünde Türkçe dersi alıyor ama mezun ettiğimiz çocukların yabancı dile ve Türkçe konusunda yeterince iyi yetişmediğini hepimiz kabul ediyoruz. Dil öğrenmek için en uygun yaş bu yaşsa eğer 5.sınıfların müfredatını çocuklarımızın dil öğrenmesi için daha yoğun bir dil müfredatı uygulayabilir miyiz diye bir tartışma platformu oluşturduk. Bu konuda özel okullarla, sendikalarla, öğretmenlerimiz, akademisyenlerle görüşmeler yapıyoruz. Sürecin ayrıntıları bu çalışmaların sonucunda netleşebilir. Bu konuda henüz altyapı gerekli çalışmalar tamamlanmış değil. Henüz bir tartışma süreci.

Diğer derslerin ağırlığı ne kadar olacak peki?

Dil ağırlıklı diyelim çünkü yabancı dille birlikte Türkçeyi de iyi okuyup yazabildikleri bir eğitim süreci olsun istiyoruz. Çalışmalar belli bir sonuca ulaşınca bir pilot uygulama ile hayata geçirip daha sonrada başarılı olursa Türkiye geneline yaymayı düşünebiliriz.

AK Parti’nin seçim beyannamesine baktığımız üniversiteye girişte çoklu sınav modeli ifadeleri dikkat çekiyor. Bu konuda somut bir adım var mıdır?

Biz kamuoyunda TEOG diye tanımlanan geçiş modeli ile ilgili çalışmaları çok uzun yoğun çalıştaylar neticesinde belli bir sürece ulaştırdık ve uygulamaya geçirdik. Bu iki yıl içindeki değerlendirmelerimizi yaptık, memnuniyet ölçtük. Bu prosedür bu süreç okullarımızı değerli hale getirdi, öğretmenlerimizi çok değerli hale getirdi ve müfredatımızı ve ders kitaplarımızı daha anlamlı hale getirdi. Dördüncüsü de öğrenciler ve veliler başta olmak üzere her kesimden ciddi bir memnuniyet oluşturdu. Yüzde 90’ın üzerinde bir memnuniyet ile karşı karşıya kaldık. Dolayısıyla biz bu memnuniyeti gördükten sonra üniversiteye giriş sistemi de buna benzer bir modelle kurgulanabilir mi diye önerilerimizi sıralayıp ilgili kurumlarla tartışacağız. 254n7 sayılı kanun üniversitelere giriş sistemi ile ilgili olarak yetkiyi ve sorumluluğu YÖK’e vermiş durumda. Dolayısıyla YÖK’ün inisiyatifinde yürüyen bir çalışmadır. Mevcut lisede okuyan öğrencileri olumsuz etkilemeyecek şekilde hayata geçirilebilir ama teknik olarak bu konu YÖK’ün inisiyatifinde. Biz önerimizi bu şekilde yapabiliriz YÖK’e.

TEOG’da bir e-sınav denemesi yapılmıştı. Bu sınavın tüm Türkiye’de hayata geçirilmesi için bir adım atıldı mı?

Fatih Projesi kapsamında öngörülen en önemli hususlardan birisi öğrencilerimizle ilgili ölçme değerlendirme sürecini elektronik ortamda yapabilir miyiz konusuydu. Tabletlerine ulaştıktan sonra bütün bu sınavları elektronik ortamda yapıp yapamayacağımızı biz test etmeye çalışıyoruz. Sizin bahsettiğiniz de bu uygulamanın bir parçasıydı. Uygulamalarımız devam ediyor sadece pilot olarak devam ediyor. Altyapımız buna uygun hale geldiğinde çocuklarımızın ellerinde tabletleri hazır olduğunda bunu uygulayabilecek durumda olduğumuzu gördük.

Bir dönem çok tartışılan konulardan biriydi dershanelerin dönüşümü konusu. Bakanlıktan bir açıklama gelmişti 3 bin 145 dershaneden yüzde 60’ı dönüşüm için başvurdu açıklaması vardı. Süreçteki durum nedir? Bu dershanelerin üniversite hazırlık liselerine dönüşüyor şekliden eleştiriler var bunlara nasıl yanıt verirsiniz?

Bu yasal düzenleme yapıldıktan sonra dershane sektöründe arkadaşların önemli bir kısmı yaklaşık yüzde 70’i süreci desteklediklerini ve temel lise formunu desteklediklerini bildirmişlerdi bize. Biz bunlarla çok sağlıklı bir çalışma yürüttük. Temel lise dediğimiz şeyin nasıl bir formatta olacağını, nasıl düzenleneceğini sürekli bu arkadaşlarımızla tartışacak belli bir noktaya getirdik. Temel lise dediğimiz yapılar bir geçiş dönemine ait okullar. 4 yıllık eğitim öğretim sürecinin sonunda bu okullardan normal bir özel öğretim kurumuna dönüşmesini bekliyoruz. Bu koşulla bize başvuran arkadaşların dönüşüm programını aldık. Şu anda net rakamlar ancak Haziran ayında belki belli olacak. Ama elimdeki rakamlara göre son olarak 2 bin 148 dershanenin dönüşüm programına müracaat ettiğini bunların başvurularının önemli bir kısmının kabul edildiğini söyleyebilirim. Sanki bu temel liseler sadece ve sadece 12.sınıflara yani üniversiteye hazırlık sürecindeki çocuklara hizmet eden okullarmış gibi lanse ediliyor. Böyle bir şey yok. Biz bu dönüşüm programına müracaat edenlerle ilgili konuşmalarımızda da buna izin vermeyeceğimizi söylemiştik. Bu kapsamda da ikincil mevzuatımızı buna göre düzenlemiştik. Herhangi bir dershanenin bir sınıftaki öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısının yüzde 30’unu aşmayacağını zaten yazmıştık. Dolayısıyla dönüşüm sürecinde bir dershane sadece ve sadece toplam öğrenci kapasitenin yüzde 30’u kadarını 12.sınıflara ayırabilir. Dolayısıyla kamuoyunda kullanılan ifadeler yanlış. İkincisi de çok sayıda vatandaşımızın bu temel liselere önümüzdeki yıl için kayıt yaptığı bilgisi bize ulaşıyor. Vatandaşlarımızdan isteğimiz temel lise başvuru süreci onaylanmış olan okullara başvursunlar ve onlarla ilgili taahhüde girsinler.Başvuru süreci onaylanmamış ya da başvurmamış bir dershaneye gidip önümüzdeki yıl ben temel lise olacağım dendiğinde senet imzalamasın.

NTV

Bir yanıt yazın