Menü Kapat

Şiddet

şiiŞiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür.

Şiddet insanda var olan saldırgan davranışların kızgınlık ve öfke durumunun dışa vurumu ile yüz mimiğinden sözcüğe kadar ya da canlı varlıkların tümüne zarar veren davranış biçiminin tümünü kapsar.

Fiziksel Şiddet: İtmek, tokat atmak, tekmelemek, tükürmek, yumruklamak, kol kıvırmak, kol – bacak kırmak, saçından sürüklemek, (su, yemek, uyku, tuvalete gitmek gibi) temel ihtiyaçlarını esirgemek, gerektiği halde tıbbi tedavi almasını engellemek, silahla yaralamak, öldürmek gibi.

 Duygusal  Şiddet: Kişiye bağırma, başkaları önünde küçük düşürme, gururunu incitme, kişiyi fiziksel şiddet uygulamakla tehdit etme, kişinin duygu ve düşüncelerini açıkça ifade özgürlüğünü elinden alma, kendi gibi düşünüp davranmaya zorlama, kişinin hareket özgürlüğünü kısıtlama, kendi aile bireyleriyle veya arkadaşlarıyla iletişimin yasaklama, kişinin istediği gibi giyinme özgürlüğünü kısıtlama gibi fiziksel bir baskı olmaksızın uygulanan ve ruh sağlığını bozucu eylemlerin tümü duygusal şiddet kapsamındadır.

Ekonomik Şiddet: Parasını almak ve geri vermemek, zorla istemediği bir işte çalıştırmak, istediği halde çalıştırmamak / işe yollamamak veya zorla çalıştırmak, eline hiç para vermemek gibi.

Cinsel Şiddet : İstemediği cinsel ilişkiye zorlamak, tecavüz, başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel olarak kişiyi korkutan ve kıran davranışlarda bulunmak, sürekli kadınlığını / erkekliğini aşağılamak, telefonla / mektupla veya sözlü olarak sürekli cinsel içerikli tacizlerde bulunmak, cinsel organlara zarar vermek, namus ve töre nedeni ile baskı uygulamak ve öldürmek gibi.

Şiddeti Nedenleri:

Şiddetin nedenleri konusunda yapılan araştırmalar, şiddetin tek bir nedene indirgenemeyeceğini göstermiştir (Tezcan, 1996). Tezcan’a göre şiddet bugün toplumsal bir sorundur ve çevreden kaynaklanmaktadır. “Yani, çevredeki okul, aile, ekonomik örgütler vb. toplumsal kurumlar devreye girmektedir.” Tezcan, şiddetin bir engellenme sonucunda ortaya çıktığını belirtmektedir. Bunun nedeni olarak, bireyin bizim gibi toplumlarda kendini gerçekleştirme ve geliştirme konularında kısıtlı olanaklara sahip olmasını göstermektedir. Bu da bireyin yaratıcılığını engellediğinden, birey kendini kanıtlayıcı tek yol olarak şiddete yönelmektedir.

  • Sevgi yoksunluğu,
  • Yanlış eğitim,
  • Kitle iletişim araçları,
  • Baskıcı disiplin yöntemleri,
  • Değişen değer yargıları,
  • Hızlı ve düzensiz kentleşme,
  • İç ve dış göçler,
  • Ekonomik nedenler,
  • Ailedeki suçlu ve şiddet uygulayan birey örnekleri çocukları şiddete itmektedir.
  1. Anne-baba çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını yerine getiremez ve çocukta nefret, öfke, şiddet duygularını uyandırırsa,
  2. Çocukların, şiddete başvuran anne-babalarını taklit etmeleriyle,
  3. Anne-baba çocuğun göstereceği şiddet hareketlerine (örneğin, bir başka çocuğu dövmesine) karşı çıkmadıkları sürece,
  4. Genel olarak çocuklar şiddet duygularını boşaltma olanağını bulmadıkları zaman (akt. Turam, 1996).

Saldırgan davranışların ve şiddetin en önemli kaynaklarından biri ailedir. Çocuk için arkadaşlığı, paylaşmayı ve saldırganlığın boşalmasını sağlayan   en doğal aktivite oyundur. Ancak çoğu anne-baba oyun sırasında çocuğun arkadaşlarına ya da oyuncaklarına karşı sergilediği saldırgan davranışları, “aferin”, “iyi yapmışsın” ya da sen de vursaydın” gibi ifadelerle pekiştirmektedir. Buna benzer şekilde çocuğun istediklerini bağırıp çağırarak, ağlayarak, vurup kırarak çevresindekilere kabul ettirmeye çalışması da engellenmez ve denetlenmezse ödüllendirilmiş olur. Bu durumlar çocuğun saldırgan davranışları benimsemesine ve kişilik özelliği haline getirmesine  neden olur. Aynı durum ergenlik dönemi içinde geçerlidir (Köknel, 1996).

Toplumumuzda  delikanlılık ya da kabadayılık adı  altında saldırganlık içeren davranışlar birer erkeklik özelliği olarak hoş görüldüğünü ve bu davranışların  birer kişilik özelliği haline geldiğini belirtmektedir.   Ona göre, çevredekilerin sergilediği davranışlar, çocuklar ve gençlerin öğrenmelerine temel oluşturmakta, böylece toplumdaki saldırgan davranışlar ve şiddet eylemleri kolayca benimsenmekte, tekrar edildikçe de bu öğrenme pekiştirilmektedir. Eğitim yöntemi olarak baskı, korkutma ve dayak da benzer etkiyi yaratmaktadır. Köknel bu tür uygulamaların birer eğitim yöntemi olarak kullanıldığı  ortamlarda yetişen çocukların,  suç işleme oranlarının yüksek olduğunu gösteren araştırma bulguları olduğundan bahsetmektedir.

Uzmanlara göre, çocuklara saldırganlığı bastırmayı öğretmek mümkündür ve bu, herhangi bir olumsuz sonuç doğurmadan yapılabilir. Norveç’te 1991 yılında okullarda şiddeti azaltmayı amaçlayan bir çalışmada, yöneticiler, öğretmenler ve veliler birlikte çalışarak, iki yıl içinde okullardaki şiddet, okuldan kaçma, hırsızlık ve okul eşyalarına zarar verme olaylarını %50 azaltabilmişlerdir. Ayrıca, öğrencilerin okula karşı daha olumlu tutumlar beslediklerini görmüşlerdir.

Medya ve Şiddet

Bugünün dünyasında dergi, gazete, kitap bibi basın yayın araçları ile radyo, sinema, televizyon, video filmleri, internet  gibi görüntülü ve sesli olan kitle iletişim araçları  insanlara bilgi aktarımında bulunmaktadırlar. Bilgi aktarımının yanı sıra bireylerin ve toplumun yaşamını değiştirecek davranış değişikliklerinin ortaya çıkmasına neden olur. Kitle iletişim araçlarından yapılan yayınların çocukları, gençleri ve bilgi – kültür düzeylerine göre yetişkinleri etkilediği saptanmıştır.

Televizyonlardaki saldırgan görüntülerin, şiddet içerikli filmlerin, dizilerin ve eylemlerin, pornografik öğelerin yer alması çocukları ve gençleri olumsuz yönde etkilemekte, uzun süre televizyon izleyenlerin, izlemeyenlere oranla daha güvensiz, kuşkulu, kızdın ve öfkeli oldukları görülmüştür. Ayrıca ülkemizde televizyon izleme oranı çok yüksektir. Televizyon başında fazla zaman geçirenler daha fazla yiyip – içmekte, beslenme dengeleri bozulmakta, iletişim, düşünme, karar verme yeteneği, okuma ve tartışma alışkanlıkları kaybolmaktadır.

Televizyon vb iletişim araçlarının olumsuz programların çocuklar üzerinde oluşturduğu etkiler sonucu ortaya çıkan davranış değişikliklerinin neler olduğunu şöyle sıralayabiliriz:

  • Çocuklar, televizyonda izledikleri dizi kahramanlarını kendilerine model olarak seçiyorlar. Günlük yaşamlarında oyunlarına yansıtıyorlar.
  • Şiddet, saldırganlık ve cinsellik içeren programlar onları izleyen çocukları psikolojik sorunlara itiyor,içine kapanık, kavgacı ve şiddet eylemlerine yatkın duruma getiriyor.
  • Çocuklardaki cinsel ve saldırgan davranış dürtülerinin çocuk yaşta aşırı uyarılması olumsuz bir koşullandırma yaratıp, cinsel sapkınlıklara ve sadist duyguların ortaya çıkmasına neden olmakta.
  • Şiddet içerikli filmleri izleyen çocukların bu davranışları okulda arkadaşlarına uyguladıkları ve bütün sorunlarını şiddet uygulayarak çözmeye çalıştıkları gözlenmiştir.
  • Bu tür filmleri izleyen çocukların arkadaşlık kurmada zorlandıkları, yalnız yaşamayı ve kendi dünyalarında kalmayı yeğledikleri ve böylesi filmlerin bağımlılık oluşturduğu belirlenmiştir.

Türkiye’de medya ve şiddet ilişkisi konusunda yapılmış araştırmalar, şiddet olaylarının medyada çok sık kullanıldığını göstermektedir. Yapılan araştırmalar, medyada şiddetin kullanılması ile ilgili şu sonuçlara ulaşmışlardır:

  1. Cinayet, “namus temizleme” gibi olaylar sıradan olaylar şeklinde sunulmaktadır.
  2. Haberlerde eğitici ya da toplumsal analize ilişkin çabalara rastlanmamaktadır.
  3. Daha çok “mizahi-alaycı”, “olayı meşrulaştırıcı” ya da “yargılayıcı-hakaret edici” bir tarz ve biçim kullanılmaktadır.
  4. Televizyon, günlük haberlerde “sanal ve gerçek olmayan” bir dünyayı yansıtır gibi görünmektedir.
  5. Şiddet haberleri verilirken, “magazin” özelliği ağır basan bir dil kullanılmaktadır.
  6. Haber iletmenin önceden belirlenmiş sosyal, gelişimsel ve basın etiği kurallarına uyulmamaktadır.
  7. Medya, haberi verme yoğunluğu ve biçimi olarak şiddetin kanıksanmasına ve insanların duyarsızlaşmasına neden olmaktadır.
  8. Şiddet içerikli yayınlar genellikle gençlerin ve çocukların en fazla televizyon seyrettiği saatlerde verilmektedir. Bu durum onlar üzerinde olumsuz sonuçlar yaratabilmektedir.
  9. Şiddet olayları medyada zaman zaman abartılı, kurgusal ve hikayelendirilmiş bir şekilde verilmektedir. ( Başbakanlık Aile araştırma Kurumu, 1998).

Sorunları çözmek

Çatışmalı durumlarda duygular çok daha yoğun olduğu için ilişki daha kolaylıkla zedelenir. Aile içinde bir problem yaşandığında şiddete başvurmak problemleri arttırır. Bu davranışlar yerine yeni yaratıcı çözüm yolları bulmaya çalışmak, problem çözme aşamalarını öğrenmek ve uygulamak çatışmaların kavgasız çözülmesine yardımcı olur.

İyi bir problem çözücü daha sosyal, daha sakin ve daha temkinlidir. Belli aşamaları takip ederek çözüme odaklanır. Bu da düşünmeden, ani sonuçlara gitmeyi engellemiş olur

Sorunlarınıza çözüm yolları üretirken aşağıdaki aşamaları uygulayabilirsiniz:

1-Sorununun ne olduğunu ve ihtiyaçlarınızı belirleyin.

İlk yapılacak iş bir sorun yaşadığınızı kabul etmektir. Bazı problemler büyük ve kaçınılmazdır. Örneğin ailede maddi koşulların değişmesi nedeni ile değişimler yaşanması gibi. Bazı problemler süreklidir. Örneğin eşin sorumluluklarını ihmal etmesi gibi. Bazı problemler ise geçici ve küçüktür. Örneğin “Bu akşam ne pişirsem” gibi.

Sorunun ne olduğunu belirlemek için kendinize aşağıdaki soruları sorun.

a. Neden bu bizim için bir sorun oldu? Hangimizin ne gibi ihtiyaçları karşılanmıyor?
b. Sorun daha çok nerede yaşanıyor?
c. Nasıl oluyor?
d. Ne zaman oluyor?
e. Kiminle oluyor? ( burada probleme dahil olan kişileri belirlerken kişileri suçlamamaya dikkat edin)
f. Neden oluyor?
g. Problemi tarif eden birkaç cümle yazın

Bu soruların cevapları verildiğinde bazen birden fazla problem olduğu fark edilir. Bu durumda en öncelikli problemi belirlemek, ilgili diğer problemler için de aynı çalışmayı yapmak önerilir.

2- Problemli durum hakkında probleme dahil olan kişilerle konuşup onların bakış açısını öğrenin, bilgilerinizi genişletin.

  • ” Problemin olası nedenlerine ve sonuçlarına bakın.
  • ” Bu aşamada kişileri yargılayıp suçlamadan dinleyin.
  • ” Probleme dahil olan herkesin ihtiyaçlarını belirleyin3- Çözümler üretin
  • ” Toplanan bilgiler doğrultusunda olabilecek çözüm yollarını sıralayın.
  • ” Bu çözüm yollarını üretirken diğer aile bireylerini de işin içine katın,
  • ” Üretilen çözüm yolları uygun olmasa da onları engellemeyin. Ne kadar çok çözüm yolu üretilirse aradan seçmek o kadar kolay olur
  • ” Bu aşamada gerçekleşmesi kolay mı zor mu diye bakmadan çok sayıda çözüm listeleyin.4- Çözümler üzerinde karar verin
  • ” Çözüm yollarına tek tek bakarak olabilecek sonuçları düşünün,
  • ” Karşılaşabileceğiniz engelleri sıralayın ve bu engellerle nasıl baş edeceğinizi düşünün.
  • ” Yalnız bir kişiye değil problemden etkilenen herkese uyabilecek çözüm yolları üzerinde durun ve bunlardan bir tanesini seçin.
  • ” En iyi çözümü seçmeye çalışırken şu sorulara cevap vermeye çalışın:           – Hangi çözüm uzun vadede de işe yarayacak?           – Hangi çözüm en gerçekçi?           – Bu çözümü gerçekleştirmek için gerekli kaynaklar var mı?           – Her bir çözüm yolunun riskleri neler?           – Hangi çözümler herkesin ihtiyacını karşılıyor?5-Seçtiğiniz bu çözüm yolu için yapılacakları planlayın
  • ” Problemin çözümünde kimlerin nasıl rol alacağını belirleyin ve adım adım yapılacakları sıralayın.
  • ” Problemin çözülmüş olduğunu nasıl anlayacağınızı belirleyin.
  • ” Yapılacakları gerçekleştirmek için sistemde ve kurallarda yapmanız gereken değişiklikleri sıralayın.
  • ” Size gerekli zamanı belirleyin.
    6- Seçilen çözüm yolunu uyguladıktan sonra sonuçları değerlendirin.
  • ” Çalışmaların planlanan şekilde yürütülüp yürütülmediğini gözden geçirin.
  • ” İstediğiniz sonuçlara ulaşıp ulaşamadığınızı tespit edin. Eğer istediğiniz sonuçlara ulaşamadıysanız, planda gerekli değişiklikleri yapın.

Bir yanıt yazın